5 Nisan 2013 Cuma

MERHABA ÇOCUKLUĞUM

Merhaba çocukluğum!
Nasıldın, memnun muydun halinden? Dizindeki yaraların telaşında mıydın hala yoksa akşam ezanından önce evde olma telaşında mı? Merak ediyorum seni… Biz bilmeyiz öyle “gelecekteki ben” e mektuplar yazmayı. Biz yazsak yazsak boğazımızda düğümlenen çocukluğumuza yazarız içimizi. İçimizi, içimize yazarız biz…

Hani diyorum, harçlıklarla bakkala koştuğun günler var ya. Zararlı şeyleri alıp yemeği öğrendiğin zamanları bir hatırla. Ailen gibi olan mahalleni, güvenle izin verilen sokakları ve bıkıp usanmadan oynadığın oyunları…

Her şey bugün gibi dimağımda ve taptaze. Seni hakkıyla, dopdolu yaşadığımı düşünüyorum ve bunun ayrıcalığını her zaman hissediyorum. İnsanlarla olan iletişimimin temeli, sosyal becerilerim, toplumsal kural çıkarımlarım hep senin döneminin eseri! Ben paçayı kurtaranlardanım anlayacağın, yani çocukluğuyla barışık olanlardan… Bir de ‘çocukluk’ denilince boğazında yumruları hisseden insanlar var. Bir türlü aşağı inmeyen yumruları…

Onlar için çocuklukları bir kara kutu… Her şeyi hatırlıyor, saklıyor ancak kimseye söylemiyorlar. Söylenecek şeyler yaşanmamasından mı yoksa iç buruklukları mı sebeptir bilmem! Bildiğim bir şey var ki o kara kutuların açılması bizim için pek hayırlı olmuyor. Onların sokağına uğramayan hayırı bize de yakıştırmıyorlar. Kin duyuyorlar belki, belki de iyi düşünmeyi bilmiyorlar…

Düşün ki 8-10 yaşlarındasın ve oyun oynamak, evdeki eşyaları kırmak gibi lükslerin yok! Sabah gidip akşam gelen bir baban yok, annen desen hep hüzünlü. Niçin bu kadar üzüldüğünü anlayamıyorsun bir türlü o yüzden de öğretmenin verdiği ödev için yardım isteyemiyorsun. Okulda da azarlanıyorsun bu sefer! Öğretmenin bilmiyor ki annenin gözlerini… Değer görmüyorsun, merhamet görmüyorsun, ilgi görmüyorsun, sevgi hiç görmüyorsun. Bir canavara dönüşene kadar ormanda yetişen herhangi bir bitki gibisin. Kontrolsüzce, emek verilmeden var olmuşsun işte. Hasbel kaderde büyümüşsün. Ama öyle bir gün geliyor ki herkesin dikkatini çekmeyi başarıyorsun. Ünlü provokatör x…, ünlü katil y…

Tebrikler!
Sonunda bir anlamın oldu, yaşamının da bir amacı. Bu tebrik çocukluğunaydı. Çünkü onunla barışık olmayanların başarısıdır bunlar. Kapanmayan hesaplar, hiç dinmeyen öfkeler hep onun başarısıdır. Yoksa x’ler ve y’ler sizin mayanız falan bozuk değil! Fırsat eşitliği denen şey de tamamen aldatmaca bir tamlama… (Belirtisiz isim tamlaması) Belirsiz kader yazgısı…

Bir dünya diyorum, bir dünya…
Çocuklar mutlu…
Çocukluklar renkli hatıra kutusu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder